Peyzaj mimarlığı yaklaşık 150 yıllık geçmişiyle aslında çok yeni bir meslektir. 19. yüzyılın ortalarında gelişmekte olan toplumlarda kentsel halkın hem ruhsal hem de duygusal olarak canlanmak için ortamlara ihtiyaç duymasıyla ortaya çıkmıştır.
Frederick Law Olmsted (New York’taki Central Park’tan sorumlu tasarımcı) yaptığı işe bir isim vererek peyzaj mimarlığı mesleğini icat etmiştir. Olmsted bir vizyon adamıydı, ama daha da önemlisi, vahşi Amerika’nın güzelliğinde gördüklerinden her zaman ilham almış ve kendine rehber kabul etmiş bir doğa öğrencisiydi.
Yazdığı ve tasarladığı her şeyde etkisi olan hayatının en önemli rehberi, çevrenin insanlar üzerindeki inanılmaz etkisinin farkında oluşuydu. Tasarlanan çevrelerin insanlar üzerinde olumlu yönde etkili olması gerekliydi. Bu doğrultuda, yaşam deneyimleri, 20. yüzyıl boyunca peyzaj mimarlarının eğitiminin temeli oldu.
Olmsted kendisini doğanın koruyucusu olarak gördü, mümkün olan her yerde doğal ortamımızın güzelliğini korumak ve insan ihtiyaçlarını doğal sistemlerle bütünleştirmek için fırsat kolladı ve bunu bir sorumluluk olarak gördü. (Hem Yosemite hem de Yellowstone Milli Parklarının korunması ve milli park sisteminin kurulmasında tek başına sorumluydu.)
Yaşamı ve felsefesinin bir sonucu olarak, peyzaj mimarlığı mesleğinde eğitim almış bireyler, temel bir zihniyet ile iç içedir. Bu zihniyet, mekan planlama ve bitkilendirme tasarımının lojistiği tartışıldığı zaman hemen anlaşılmayabilir. Ancak, birey yaptığı işi seviyorsa ve sizin kişisel ortamınızı tasarlama konusunda heyecanlıysa, mekandaki problemler yerine fırsatları görebiliyorsa, Frederick Law Olmsted’in ruhunun o bireyin içinde yaşadığından emin olabilirsiniz.
Bu sitenin içeriğinde yer alan yazı ve haberlerin tekrar yayınlanma amacı ile izinsiz olarak ve kaynak belirtilmeden kullanımı kesinlikle yasaktır.
Zehra Betül Doğan
Peyzaj Mimarı